Gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2014 Cuma

Biraz Mola

Ben bi süre yokum. Bu ülkede yaşanılanları ruhum da bedenim de kaldırmıyor artık. Rehabilite olup öyle dönmeyi planlıyorum.Takip etmek isteyenler için instagram hesabım 
http://instagram.com/esracrk34

Daha güzel günlerde görüşmek üzere efendim, esen kalın...

12 Mart 2014 Çarşamba

Dün Bu Ülkede 15 Yaşında Bir Çocuk Öldürüldü

Ne yazsam bilemiyorum, yazmalı mıyım onu da bilmiyorum. İçimdekiler uygun bir dille nasıl dile getirilir düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum.

 Ölü yarıştırmak değil niyetim ama zerre iyi niyetli olmadığını bildiğim insanların kapkara yüzleriyle bir kez daha karşılaşmak küçücük bir çocuğun ölümüne "iyi olmuş" diyenlerin daha bir kaç ay önce başka ülkelerin çocukları için mitingler düzenlemeleri... Düşününce ölüseviciliğinden başka bir şey değil... Uzatsam can sıkarım kalp kırarım, zaten canımız gitmiş...

Sadece "Emri ben verdim." diyen değil, sadece sana o bombayı sıkan polis değil ardından gülen herkes katil! Hem seni hem de insanlığı öldürdüler! 


Siz ölünce üzülecek kiminiz olacak ?




10 Aralık 2013 Salı

Kış, Kar ve Yeni Yıl

Bugün yılın ilk karı düştü İstanbul'a. Dilerim tutar çünkü bu güzel şehre çok ama çok yakışıyor beyazlar. Aralık demek kış demek, yeni yıl hazırlıkları demek, evin tadını çıkarma ayı demek... Evdeki tek mutsuz kişi Şükrü, çünkü bahçeye çıkamıyor artık eskisi gibi. Çok sıkılıyor evde ama alışacak artık napalım...

Evde neler oluyor derseniz işte böyleyiz bu aralar:




Taze güller her daim evde bulunmalı. Mis gibi...






Battaniyem bitti. Kayınvalidemin ellerine sağlık...


Bu da benimki, birleştirilmeyi bekliyor... 

Ve İpoş artık tam tamına 2 yaşında!






9 Eylül 2013 Pazartesi

Okullar Açılırken




Bu hafta son tatil haftam, anasınıflarıyla mini mini birler bugün okula merhaba dediler bile. Bizim mesai ise haftaya bugün başlamış olacak. Eylül zaten yıllardır benim için okul kokusu, defter kokusu, yeni kıyafetler, yeni heyecanlar demek. Sanıyorum ki aynı heyecan diğer meslektaşlarım ve öğrencilerde de var. Fakat ne oluyor da bu kadar hevesle başlanan sene bizler için adeta bir kabusa dönüyor bir kaç ay içinde? Kendime sürekli bu soruyu soruyorum nerede hata yapıyoruz?

Geçtiğimiz hafta yaşadığım ve canımı sıkan, sinirlerimi alt üst eden bir olayı paylaşayım belki ne demek istediğimi daha iyi anlatmış olurum. 

Ağustos ayının son haftası, ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları oluyor liselerde. Bu sınavların ilki haziranda bu arada, bu ikinci şans çocuklar için. İkinci ve son şans, kalan ve geçenlerin belli olduğu son viraj.

 Sene içinde dersle ilgi ve alakası olmadığı gibi yaramazlık ve saygısızlık sınırlarını zorlayanlar kalıyor genelde ağustosa. Herneyse, dağıttık kağıtları sınavı başlattık, öğrencilerin çoğunluğu bir kopya çekme telaşında ki görmeyin. Kız öğrencinin birinden telefon aldım en sonununda, öncesinde defalarca kopya konusunda uyardığımız halde. Muhtemelen sınıf dışındaki birine mesaj yazmış lizozumun görevleri vs...

Bunun karşılığı olan muameleyi yaptık tabii ki, tutanak tutuldu, öğrenci sınav salonu dışına çıkarıldı. Sonrasında bir kıyamet koptu inanamazsınız. Üç öğretmenin şahitliğinde tutanakla kayıt altına alınan olayla ilgili o kadar rahat yalan söyleyebiliyor ki çocuk. 

Hiç bir şey yapmamışmış, telefon elinde bile değilmiş, mesaj falan yokmuş... Tabii ki ciddiye alınmadı ve gerekirse ilçe milli eğitime şikayetçi olabileceği kendisine bildirilerek konu okul yönetimi tarafından kapatıldı.

Şimdi benim canımı sıkan nedir, bir insan hiç mi kendi geleceğini düşünmez? 15 Yaş evet çocuk denecek bir yaş ama tek sorumluluğu okulu olan biri için çok şey beklemiyoruz onlardan. Ders çalışmaması, üstüne bunu hırsızlık sayabileceğimiz bir yöntemle kapatmaya çalışması, rahatlıkla yalan söyleyebilmesi, sene içinde yaptıklarından bağımsız olarak sadece bunlar bile düşündürücü aslında.

Çok konuştum biliyorum ama bu sadece okyanusta bir damla. Aranızda anne olanlarınız var ve hepimiz anne adaylarıyız; lütfen çocuklarımızla iletişim kuralım. Onlarla ilgilenelim, lise öğrencisi bir çocuk asla yeterince büyük değildir, okulunu çevresini, neler yaptığını kimlerle arkadaşlık ettiğini takip edelim. Madde bağımlısı öğrencilerimizle yaşadığımız sıkıntılardan farklı bir yazıda bahsederim sizlere.

Lütfen çocuklarımız kayıp gitmesin ellerimizden, akademik kariyerden daha önemlisi iyi bir insan yetiştirebilmek. Çocuklarımıza doğruyu, iyiyi, güzeli öğretmek biz öğretmenlerden önce ailelerin görevi olmalı. 6 Yaşında okula başlayan bir çocukta ahlak kavramları oluşmaya başlamamışsa, öğretmenin yapabileceği şeyler kısıtlıdır.

Bu kadar iç karartıcı konuşma yeter :) Yeni eğitim öğretim yılı hepimize hayırlı olsun. Çocuklarımızın yolları açık şansları bol olsun :)  

Sevgiler efendim...